bugün

entry'ler (190)

mucizatül nebi

hz muhammed'in mucizelerini anlatan şiirlerdir.

babür şah

devlet kurucusu, yetenekli bir şair ve yazardır. devlet kurucusu olması şiir hayatına yansımıştır. babası ömer şah bir site devleti hükümdarıdır. babası ölünce 11 yaşında tahta geçer. yoğun bir siyasi ve askeri hayatı vardır. şair olduğu için arapça ve farsçayı çok iyi bilir. hat sanatıyla da ilgilenmiştir.

şah ismail

hata'i mahlasını kullanarak şiirler yazmıştır. 1502 yılında hükümdarlığını ilan etmiştir. azerbaycan, iran ve ırak'ı topraklarına katmıştır. türkçe ve farsça şiirler yazmıştır. dehname adlı mesnevisinde hz ali'ye olan bağlılığını, hayranlığını anlatmıştır. yaklaşık 1400 beyittir. içinde yer yer gazeller bulunur. dili sadedir. bu eseri hamit araslı yayımlamıştır. bir de divanı vardır. içinde gazeller ve rubailer vardır. azerbaycan'da bütün şiirleri yayımlamıştır. türkiye'de ise sadettin nushet ergun yayımlamıştır.

fuzuli

türk edebiyatının en büyük lirik şairidir. duygulu ve bir o kadar hisli bir şairdir. ölüm, ayrılık temalarını işlediğinden dolayı onun için aşkın ve acının şairi olduğunu söylemek doğrudur. aşk acısından rahatsız olmaz, aksine bu bu acıya aşıktır ve şiirlerine bunu yansıtır. gazellerinin temasında da hep aşk, aşk acısı ve ayrılık yer alır. bu aşk beşeri, insan aşkıdır. çok iyi türkçe bilir ve farsçayı da ikinci derecede bilir. medreselerde döneminin ilimlerini öğrenmiştir. tezkirelerde mevlana-fuzuli olarak bilinir. eski türk nesrin en güzel örneklerini vermiştir. hicivleri de meşhurdur. kerbela olayını en iyi anlatan şairdir. şiirleri, onun ifade gücü ve türkçeyi kullanış ustalığının eseridir.

lamii çelebi

molla cami olarak da bilinen bursalı ve 16. yüzyılın en yaşlı şairlerindendir. bursada muradiye medresesinde tahsilini görmüştür. tasavvufu öğrenmiş ve ona ilgi duymuştur. iran edebiyatından yaptığı tercümelerle edebiyatımızı zenginleştirmiştir. elli civarı eseri vardır. arapça ve farsçadan çevirileri vardır. mütevazi bir hayat yaşamıştır.

sav

oruçla ilgili bir sürü manzum, mensur eserimiz vardır. fazilet-i sav: oruç tutmanın sağladığı özellikleri, güzellikleri anlatan eserlerdir.

besmele

her işe onunla başlarız ve tanrının üç ismini görürüz: allah, rahman ve rahim. allah'ın adı diyerek hayırlı işlere başlıyoruz.

allah'ın 99 adı ve sıfatı olduğu söylenir. rahman merhameti, acıması çok olan, esirgeyen allah demektir; rahim de bağışlayan demektir. besmelede vezin aranmaz. bağımsız olmayan edebi türlerin ilki besmele manzumeleridir.

kur'an-ı kerim'de her surenin başında besmele yer alır. bir surenin başında yazılmaz, onun da içinde geçer. her eserin başında olduğu gibi yazılır ya da ilk beytin ilk mısrası olarak karşımıza çıkar.

hamdele

tam haliyle elhamdülillahi rabbil âlemîn, kısaltılmış haliyle elhamdülillah ve en kısa haliyle hamdele olarak bilinir. âlemlerin rabbi olan allah için olan duadır. ona hamt ederiz. âlemleri yaratıp, eğiten, ahlakını şekillendiren allah'a hamt ederiz. hamt, teşekkürdür. teşekkürü kullara, hamtı allah'a ederiz. hamt için yazılmış şiirler de vardır.

salve

hz. muhammed'e, ailesine ve arkadaşlarına hayır duası etmektir. salât özel bir duadır. şekli, cebrail tarafından peygambere öğretilen özel bir duadır.

münacat

allah'a edilen dua, yakarış anlamına gelir. diğer adı tazarru' olarak bilinir. sinan paşa'nın da tazarru-nâme veya tazarruat adlarıyla bilinen bir münâcatı vardır. tasavvufi yakarış kitabıdır. münâcatlar, dualar nazım da olabilir nesir de olabilir. dîvândaki ve mesnevîlerdekiler mutlaka manzum olur. aynı zamanda süslü nesir ile de yazılabilir. yani söz sanatlarıyla simetrik olarak yazılırlar. yani söz sanatlarıyla simetik olarak yazılırlar.

münâcatlar, şair hangi nazım şekliyle yazmak istiyorsa onunla yazar: kaside, mesnevî, gazel, kıt'a, rubai olabilir. kitapta: allah, allah'tan dilenen aflar, şefaatler, dualar anlatılır. allah, sıfatlarıyla anlatılır. münacatların sayıları tevhid kadar çok değildir. şair kendini teşhir etmek istemediği için sayıları az olur.

münâcat yazanlar: ahmed-i dâ'i, sultan 2. bayezid, şeyhî, fuzûlî, kanuni sultan süleyman, nefî. hatta tanzimat ve cumhuriyet dönemlerinde de münâcat yazılmıştır. mesela şinasi, muallim naci, yahya kemak, necip fazıl, cahit sıtkı tarancı, cenab şahabettin gibi isimler de münâcat yazmışlardır. yani münâcat eski edebiyata ait bir tür değildir.

baki

gazel şeklinde bahariye yazmış olan, en çok bilinen dîvân şairlerindendir.

ah şu gençler

ah şu gençler, turgut özakman’ın 2008 yılında yayınlanan “bütün oyunları 3 “ adlı tiyatro kitabının içindeki ilk oyundur. bulunduğu kitapta oyunlar şu şekilde sıralanmıştır: ah şu gençler, hastane, karagöz'ün dönüşü, kardeş payı, darılmaca yok, berberde, ben mimar sinan, ak masal kara masal. turgut özakman, baştan sona ''oyunsu'' özellikler taşıyan ''ah şu gençler''i genel olarak bir kabare tiyatrosu anlayışı içinde biçimlendirmiştir. güzel mi, okumaya değer mi? tartışılır. ancak bir ödevde değerlendirilebilecek, ince ve basit anlatımlı bir tiyatro kitabıdır.

mecmua i irfan paşa

irfan paşa’nın şiir ve nesirlerden oluşan, doksan iki sayfalık basılmamış tek eseridir.

zati

çok şiir yazan bir şairdir. şiirlerinde mısralar bazen bölünür, bazen bütündür. divan ve mesnevi şairidir. doğuştan yeteneklidir. eğitim almamıştır, kendi kendini yetiştirmiştir.

tabbert

tatar adını verdiği 32 dil ve lehçeyi 66 gruba ayıran bir altayisttir.

müller

siyam, güney hindistan ve tibet dillerini ural-altay arasına katarak turani diller terimini oluşturmuş bir altayisttir.

belagat

neyin nerede, nasıl ve ne ölçüde söyleyeceğini öğreten bir ilim.

retorik

söyleme sanatıdır. adı sık sık belagatla karıştırılır.

sad bin ebi vakkas

bir arap komutandır. hz. ali'nin yanında savaşır, bazı savaşlarda da komutan olarak savaşır, peygamberimiz tarafından görevlendirilir. onun savaşlarını konu alır. bazı sa'd bin ebi vakkas temalı mesnevilerde kahramanı kendisidir. bazılarında ise hz. ali ön planda, vakkas ikinci plandadır. bunların hepsi sa'd bin ebi vakkas olmayabilir.

sahba name

sâkî-nâme'nin başka bir adıdır. içerik, tema olarak aynıdır. içki, içme adabını anlatan bir edebi türdür. fuzûlî, farsça sâkî-nâme yazmıştır. en çok 17. yüzyılda yazılmıştır.